Bazen kalbimiz kırıldığında, dünyanın sonuymuş gibi hissederiz. Çünkü hüznümüz, kederimiz ve çektiğimiz acı çok yoğundur. Sanki kalbimizde iyileşme umudu olmayan kocaman bir delik açılmıştır.

Ağlarız, çığlık atarız, tüm gün boyunca yatıp dizi izleriz, yine de hiçbir şey kalbimizi onaramaz ya da hissettiğimiz özlemi yatıştıramaz.

Ruhumuz tam anlamıyla terk edilmekten kaçınır çünkü yaşanacak kalp kırıklığından daha büyük bir acı göremez. Aşk için aldığımız riskler ilk başta masum görünse de acısıyla, tatlısıyla hayatımız bambaşka bir şekle dönüşür.

Mesele şu ki, ayrılık sağlığımız açısından oldukça kötü etkiler bırakır. Yaşadığımız her şey sadece kafamıza değil tüm benliğimize yansır.

Beynimiz fiziksel olarak yaralandığımızı düşünür

Acımasızca terk edildiğimizde, biri midenize yumruk atmış gibi hissederiz. Sanki tüm vücudumuz birden büyük bir sessizliğe bürünür. Aslında fiziksel olarak hiçbir şey olmasa da, beynimiz vücudumuzda hissettiğiniz acının gerçek olduğunu söyler çünkü beynimizin fiziksel olarak incindiğinde tepki gösteren alanı, “reddedilme” yaşadığımızda tepki gösteren alanıyla aynıdır.

Ya kilo alırsınız ya da zayıflarsınız

Kalp kırıklığı genellikle iki belirgin tepkiye yol açar: ya çok fazla yemeye başlarız ya da hiç yemek yemeyiz.

Bu bizim acıyla nasıl başa çıktığımıza bağlı olarak değişir. Bazı insanlar yemeyi bir dikkat dağıtma yöntemi olarak kullanırlar. Diğerleri ise adeta endişeyle dolup taştıkları için yemek yemeyi unuturlar. Kısaca kalp kırıklığı zararlı bir beslenme şekline dönüşür.

Duygusal Acı Metaforu Olarak Kalp KırıklığıStres hormonu içinde yüzeriz

Aşık olduğumuzda, beynimiz nörokimyasal dopamin ve oksitosin ile dolup taşar ve bize mutluluk duygusu yaşatır. Bu yüzden bilimsel araştırmalara göre aşk, alkol ya da sigaradan daha fazla bağımlılık yaratır.

Kalbimiz kırıldığında da tüm bu pozitif kimyasallar bizden uzaklaşır ve stres hormonlarının esiri oluruz. Beynimiz vücudumuzu kortizol ve epinefrin ile doldurur.

Aşırı miktarda kortizol beynimizi kaslarımıza çok fazla kan gönderecek şekilde tetikler, bu da tıpkı çok hızlı hareket ediyormuşuz gibi kaslarımızın fazla gerilmesine neden olur. Aslında adım adım atacak mecalimiz yoktur; çoğunlukla baş ağrısı, boyun sertleşmesi, göğüs sıkışması gibi rahatsızlıklar hissederiz.

Depresyona girebiliriz

Kalp kırıklığı aynı zamanda depresyona neden olabilir. Yaşadığımız duygusal acı özgüvenimizi etkilediği için içe kapanıklık yaşarız. Canımız dışarı çıkmak, bir şey yapmak, bir uğraş ile ilgilenmek istemez ya da rutin olarak yaptığımız şeyler artık daha zor gelir. Daha sık uyumaya başlarız çünkü uyuduğumuzda manevi acılardan uzaklaşırız. Bazen de uyku tutmaz sadece düşüncelerimizle baş başa kalırız.

Aslında bu yaşadığımız son kalp kırıklığı olmayacaktır

Bunu söylediğimiz için üzgünüz ancak Brown Üniversitesi’nin yaptığı araştırmalara göre, bir ayrılık yaşarsak, ikinci bir ayrılık yaşama olasılığımız %75 artar. Bu araştırmayı baz almasak bile, çevremiz defalarca kalbi kırılan insanlarla doludur.

Aslında kalp kırıklığının üstesinden gelebiliriz

Her kişi ve her duruma göre değişse de kalp kırıklığını gidermek adına deneyebileceğimiz bazı yöntemler de mevcut. Kalbimiz kırıldığında, normal hayatımızdan çekilip zevk aldığımız her şeyden uzaklaşmak en kolayıdır. Ancak dışarı çıkmak, pozitif ve destekleyici insanlarla zaman geçirmek, iyi beslenmek ve egzersiz yapmak, ruh halimizi iyileştirmeye ve bizi üzüntüden uzaklaştırmaya yardımcı olur.

“Zamanla iyileşirsin” şeklindeki klişe aslında gerçektir. Zamanla, stres hafifledikçe ve biz sakinleşmeye başlayınca yani bazı şeyleri kabullendikçe, yavaş yavaş normale döneriz. Gerçekten zaman her şeyin ilacıdır; bunu kısaltmak ise bizim elimizde!

Sizi enerjiyle dolduracak içecekler” başlıklı blog yazımıza gidebilir ya da Öğren kategorisine geri dönebilirsiniz.