Dünyanın birçok yerinde ulusal ve özel günlerin vazgeçilmezidir havai fişek gösterileri. Muhteşem bir görsel şölen olarak en özel anları unutulmaz hale getirir hiç kuşkusuz. Ancak yazımızın devamı sizleri bu muhteşem şovlar hakkında tekrar düşünmeye sevk edecek. İşte nedenleri…

Doğrudan herhangi bir yaygın hastalığa neden olup olmadığı kesin olmamakla beraber, havai fişeklerin dünya genelinde göllere, nehirlere, denize ve toprağa zehirli içerik bıraktığı bilimsel bir gerçek. Üstelik havai fişeklerdeki kimyasalların birçoğu çevrede kalıcı etkiler yaratıp kolay kolay yok olmuyor.

Dilerseniz, havai fişeklerde neler olduğuna, insanları nasıl etkileyebileceklerine ve ne tür alternatiflerin mevcut olduğuna hızlıca bir göz atalım.

Perkloratlar ve partiküller

Havai fişekleri havaya uçurmak için genellikle kömür, kükürt yakıtı ve potasyum nitrat karışımı kullanılır.

Havai fişeklerin ve diğer pirotekniklerin patlaması için farklı kimyasallar ve baruttan faydalanılır. Kıvılcım baruta ulaştığında, potasyum nitrat ateşe oksijen temin ederek kömür-kükürt yakıtın hızla yanmasına yardımcı olur. Fırlatma için potasyum nitratın yerine perkloratlar kullanılabilir fakat perkrotların da farklı tehlikeleri mevcuttur. Yüksek dozda perklorat kullanımı, tiroid bezinin kan dolaşımından iyot alma yeteneğini sınırlar ve hipotiroidizme (tiroidin yeteri kadar hormon üretememesine) neden olur. Aynı zamanda yapılan çalışmalar perkloratların sıçanlarda ve farelerde tiroid kanserine neden olduğunu göstermiştir.

2007 yılında, bir havai fişek gösterisi sırasında Oklahoma gölünde yapılan araştırma, göldeki perklorat seviyesinin gösteriden sonraki 14 saat boyunca taban seviyeden 1000 kat daha fazla seyrettiğini gösterdi. Bu çalışma havai fişeklerin su kaynaklarına perklorat bıraktığına dair en somut kanıt.

Havai fişeklerdeki yanmış odun kömürü ve kükürt yakıtı astım hastaları içinde tehlike arz etmektedir. Havada bulunan dizel egzozuna benzer partiküllere uzun süre maruz kalmanın da akciğer kanserine neden olduğu tespit edilmiştir. Hava kalitesi monitörleri, bir havai fişek gösterisinden yaklaşık üç saat sonra bile havada bu partiküllere rastlamıştır. Parçacıklar bir süre sonra kaybolur fakat perkloratlar serbest bırakıldıktan günler veya haftalar sonra dağılır.

Havai Fişek Çevreye Zarar Verir Mi?

Metalik bileşikler

Stronsiyum (kırmızı): Bu yumuşak, gümüş-sarı metal yandığında kırmızıya döner; hem hava hem de su ile son derece reaktif bir yapıya sahiptir. Bazı stronsiyum bileşenleri suda çözülürken, bir kısmı toprağa ve yeraltı suyuna karışabilir. Radyoaktif olmayan stronsiyumun ortaya çıkardığı ana sağlık tehdidi, kemik büyümesine zarar verebileceği için, çocuklara yöneliktir.

Alüminyum (beyaz): Alüminyum, yer kabuğundaki en bol metal olduğundan maruz kalmaktan kaçınmak neredeyse imkansızdır. Neredeyse tüm gıda, su, hava ve toprak bir miktar alüminyum içerir. Ortalama bir yetişkin yiyeceklerde her gün yaklaşık 7 ila 9 miligram gümüşi beyaz metal yer. Bu seviyelerde genellikle güvenlidir, ancak daha yüksek konsantrasyonları beyni ve akciğerleri etkileyebilir. Yapılan araştırmalar, büyük miktarlarda alüminyuma maruz kalan insan ve hayvanların hem zihinsel hem de fiziksel testlerde kötü performans sergilediğini göstermiştir. Henüz kanıtlanmamış bazı çalışmalar da alüminyum maruziyetinin Alzheimer hastalığına yol açabileceğini iddia etmektedir.

Bakır (mavi): Havai fişeklerin mavi tonları bakır bileşikleri tarafından üretilir. Bunlar kendi başına çok toksik değildir, ancak havai fişeklerde perkloratlarla beraber yandıklarında dioksin oluşumuna sebebiyet verir. Aslında dioksinler kendiliğinden oluşmayan kimyasallar olarak mavi havai fişeklerde meydana gelen belirli kimyasal reaksiyonların istenmeyen yan etkileridir. Dioksin maruziyetinin en belirgin etkisi, yüzde ve vücudun üst kısımlarında akne (sivilce) benzeri lezyonlara sebebiyet veren ve ciddi bir cilt hastalığı olan klorasnadır.

Baryum (yeşil): Özellikle balıklar ve diğer suda yaşayan organizmalar tarafından depolanabilen baryum aslen kanserojen değildir ancak yoğun bir biçimde maruz kalınması gastrointestinal (ağızdan anüse kadar devam eden sindirimle ilgili tubüler yapı) problemlere ve kas zayıflığına neden olabilir. İnsanlar tarafından tüketilen deniz mahsullerindeki bu deformasyon besin zincirini etkileme riskine sahiptir.

Rubidyum (mor): Bu yumuşak, gümüş metal, dünyadaki en bol elementlerden biridir. Herhangi bir büyük çevresel etkiye neden olduğu görülmemiştir. Ancak nem ile çok reaktif olan bu element yutulduğunda orta seviyede bir toksik maddeye dönüşür, kemikteki kalsiyum yapısını değiştirebildiği için cilt problemlerine neden olabilir.

Kadmiyum (çeşitli): Çeşitli havai fişek renkleri üretmek için kullanılan bu mineral aynı zamanda kanserojendir. Yüksek seviyede kadmiyum solumak akciğerlerde ciddi zararlara yol açar. Uzun süreli maruz kalmak ta böbrek, akciğer ve kemiklerde problemlere neden olur. Bitkiler, balıklar ve diğer hayvanlar çevreden kadmiyum depolayabileceğinden, masum bir havai fişek gösterisi besin zincirini etkileyebilir.

Kısaca havai fişek gösterilerinin en çevreci çözümü bu gösteriden vazgeçmektir…

Kaynak: haberturk.com/galeri/gundem/499411-istanbul-bogazi-nda-havai-fisekli-kutlama/1/16

Galapagos kaplumbağalarının nesli tükendi mi?” başlıklı blog yazımıza gidebilir ya da Öğren kategorisine geri dönebilirsiniz.