Doğa ve İnsan Savaşı
İnsan faaliyetleri, çok eski zamanlardan bu yana binlerce yıldır çevre ve doğa üzerinde etkili olmuştur. Homosapiens dünyaya ilk ayak bastığından beri, çevreyi tarım, seyahat ve nihayetinde kentleşme ve ticari ağlar aracılığıyla değiştiriyoruz. Dünyanın fiziksel tarihinin bu noktasında, çevre üzerindeki etkimiz o kadar büyük ki, bilim insanları “bozulmamış doğanın” veya insan müdahalesinin dokunmadığı ekosistemlerin artık var olmadığına inanıyor.
Hem olumlu hem de olumsuz şekillerde – ve muhtemelen düşündüğünüzden daha fazla şekilde – insan uygarlığı ve teknolojisi dünyamızı etkileyerek gezegenimizi sonsuza dek değiştirdi. Peki, bu nasıl gerçekleşti?
Aşırı Nüfus
Aşırı insan nüfusu, yüzlerce yıldır çevreyi etkiliyor ve Thomas Malthus’un önemli ve devam eden teknolojik yenilikler olmadan insan nüfusunun gezegenin gıda arzını neredeyse kesinlikle geride bırakacağına dair bulgusunu ilk yayınladığı 1798’den beri bilim insanları için bir endişe kaynağı oldu. 1968’de Stanford profesörü R. Paul Ehrlich’in “The Population Bomb” adlı kitabında bu endişe yeniden dile getirildi.
Nüfus artışına uyum sağlamak, çevremiz üzerinde sahip olduğumuz etkinin çoğunun temel nedeni olmuştur. Malthus’un ciddi endişelerini ilk kez fark etmesinden bu yana, teknolojik gelişmeler iki ucu keskin yeni bir kılıç yaratmıştır: sağlık ve bolluk. Bugün gıda kaynağımız her zamankinden daha fazla yaşamı destekleyebilir hale gelmiş ve tıptaki ilerlemeler giderek daha uzun ömürlere yol açmıştır. Ancak bu gerçek, nüfusun hızla artmasına yol açmak gibi derin bir yan etkiye sahiptir. Dolayısıyla, yaşam kalitemiz ve yaşam beklentimiz arttıkça, aşırı nüfusun yarattığı zorluklar da hızlanmaktadır.
Ormansızlaşma
Artan nüfusun barınması gerekir, bu yüzden evler ve şehirler inşa etmek için daha fazla alana ihtiyaç duyulur. Bu, genellikle kentsel ve banliyö gelişimine yer açmak ve ayrıca inşaat malzemeleri sağlamak için ormanları temizlemeyi içerir. Halihazırda, geliştirme alanı yaratmak ve ahşap ürünlerde kullanılmak üzere her yıl 18 milyon dönüm ağacın kesildiği tahmin edilmektedir. Ormansızlaşmanın, azalan oksijen seviyeleri (ve artan sera gazları), artan toprak erozyonu riski ve hayvan habitatlarının yok edilmesi gibi birçok negatif etkisi vardır.
Kirlilik
İnsan faaliyetleri, hava kirliliğine katkıda bulunarak çevreyi etkiler. Hangi kirleticilerin çevre veya halk sağlığı üzerindeki belirli etkilerle ilişkili olduğunu anlamak zor olsa da, hava kirliliğinin gerçekten halk sağlığı sorunlarına neden olabileceği ve ayrıca bitki ve hayvan yaşamına zarar verebileceği genel olarak kabul edilmektedir.
Kirlilik sadece hava ile sınırlı değildir. Toprağı veya suyu etkileyebilir ve insan atıklarından, endüstriyel kimyasallardan ve diğer kaynaklardan dolayı meydana gelir. Bu toksinler, doğal dünya üzerinde muazzam etkiler yaratarak çevresel bozulmaya ve asit yağmuru ve okyanusta zararlı alg patlamaları gibi sorunlara yol açabilir.
Küresel Isınma ve İklim Değişikliği
İnsanların çevreyi en kritik şekilde etkilediği yollardan biri, fosil yakıtları çıkarmak ve tüketmek ve bunlara bağlı CO2 emisyonlarıdır. Son çalışmalar, CO2 emisyonlarının dünyanın ozon tabakasının bozulmasına katkıda bulunduğunu ve bunun da küresel iklim değişikliğine katkıda bulunabileceğini göstermektedir; bu, özellikle emisyonlar, orman alanlarının (ormansızlaşma nedeniyle) karbon yutucu etkisinin ve havadaki mevcut partikül maddenin kaybıyla birleştiğinde doğrudur. Bu tür iklim değişikliğinin ölçeği ve etkisi tartışmaya açık olsa da, bilimsel toplum, insan faaliyetlerinin küresel iklim üzerinde bir dereceye kadar etkisi olduğu konusunda bir fikir birliğine varmıştır.
“Kesinlikle Okumanız Gereken Fantastik Romanlar” başlıklı blog yazımıza gidebilir ya da Önemse kategorisine geri dönebilirsiniz.