Aslı Ortakmaç ile “Önce Sen” Farkındalık Hareketini Konuştuk
Kanser Savaşçıları Derneği Başkanı Aslı Ortakmaç ile “Önce Sen” Farkındalık Hareketini konuştuk.
Kanser tanı ve tedavi sürecinde ihtiyaç duyulabilecek her türlü doğru bilgiye doğru kaynaktan ulaşılması hedefi ile 2011 yılında bir sivil inisiyatif olarak faaliyete geçen Kanser Savaşçıları Derneğinin Başkanı Aslı Ortakmaç, “Önce Sen” Farkındalık Hareketi ve projemiz ile ilgili düşüncelerini paylaştı.
Soru: Aslı Hanım kısaca sizi tanıyarak parçası olduğunuz “Önce Sen” Farkındalık Hareketi ile tanışma hikayenizi öğrenebilir miyiz?
Aslı Ortakmaç: Benim ve temsil ettiğim Kanser Savaşçıları Derneği’nin “Önce Sen” Farkındalık Hareketi ile tanışmamızın hikâyesi bu hareketin ruhuna o kadar uygun ki! NN Hayat ve Emeklilik, İhtiyaç Haritası ile topluma fayda sağlayacak bir proje üzerine çalışırken; İhtiyaç Haritası’nın sevgili yöneticileri bilhassa dezavantajlı bölgelerdeki kadınların, kanser erken tanı ve tedavi imkanlarına erişim konusunda da sıkıntı yaşadığını öngörerek bu alanda birlikte çalışmak üzere bizimle iletişime geçtiler. Yani bu projeyi tek başımıza biz yaparız demek yerine iş birliğiyle, dayanışmayla bir çözüm üretme yolunu tercih ettiler. Tıpkı ilk günden itibaren Saçım Saçın Olsun projemiz için de bize çok destek oldukları gibi…
İhtiyaç Haritası ekibi, daha en başta Önce Ben demek yerine olaylara “Önce Siz, Önce Kadınlarımız” gözlüğüyle baktığı için dahil olduk biz de bu güzel harekete. Elbette NN Hayat ve Emeklilik ekibi çok daha önceden bu hareketi başlatmasaydı, pek çok insana öncelik tanıyıp, “Önce Sen” demeseydi, zaten böyle bir proje hiç gerçekleşmeyecekti. Bu sebeple yol arkadaşlarımıza minnettarız.
“İnsana kendini iyi hissettiren çok az ifade var.”
Soru: Sizce buradaki “Önce Sen” kavramı neyi temsil ediyor? Buradaki “sen” kimlerden oluşuyor? “Önce Sen” demek sizce bu hareket kapsamında ne anlama geliyor?
Aslı Ortakmaç: Ne kadar özel ve anlamlı bir ifade değil mi? “Önce Sen” demek! Bu ifadeyi bir başkasından duyduğu anlardaki kadar insana kendini iyi hissettiren çok az şey var. Tabii en güzeli bu ifadeyi kendimize de sık sık hatırlatmak ama günlük işler ve yoğunluk sırasında bunu kendimize söylemeyi sıklıkla unutuyor ya da atlıyoruz. O zaman da etrafımızda bize “Önce Sen” diyen kişilerin olması çok daha büyük değer kazanıyor. Ne var ki herkes böyle düşünceli insanlarla çevrelenecek kadar şanslı değil elbette. Hele bir de kadınsanız. Üstüne dezavantajlı bölgelerde aileniz, çocuklarınız için pek çok zorlukla mücadele ediyorsanız. Birilerinin zaman zaman size ruhsal ve fiziksel sağlığınıza, eğitiminize dikkat etmeniz gerektiğini hatırlatması, “Önce Sen” demesi çok daha büyük anlam ifade ediyor.
İşte biz de “Önce Sen” Farkındalık Hareketi’yle çocuklarının eğitimi, ailesinin geçimi, iş güç yolculuğu arasında kendi sağlığını ikinci plana iten kadınlarımıza dokunmak istiyoruz. Özellikle erken dönemde tanı ve tedavi imkanlarına erişmenin hayat kurtarıcı olduğu meme kanseri konusunda kadınlarımızın farkında olmaları ve erken tanı için gerekli eğitimleri alarak, tarama programlarına katılmaları için çalışıyoruz.
Soru: Siz bu hareketin neresindesiniz? Bu alanda farkındalık yaratmak sizce neden önemli?
Aslı Ortakmaç: Bu alanda ve bu grupta farkındalık oluşturmak çok önemli çünkü gerçekten hayat kurtarıyor. Bugün dünyada her 7, 8 kadından biri meme kanseriyle tanışıyor ve bu hastalığın kalıcı bir hasar bırakmaması, kolayca tedavi edilebilmesinin tek yolu onu erkenden tespit edebilmekle mümkün. İşte biz de bu amaçla NN Hayat ve Emeklilik’in katkıları ve İhtiyaç Haritası’nın iş birliğiyle meme kanserinin erken tanısı için aylık kendi kendine meme muayenesi konusunda eğitime ve Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezlerinde (KETEM) ücretsiz tarama programlarına katılmaları için kadınlarımıza destek sağlıyoruz.
Soru: Peki sizin kendi geçmişinizde böyle bir tanı hikayesi var mı? Bize kendi “Önce Sen” hikayenizi anlatabilir misiniz? Bu süreç sizin için nasıl geçti, en güçlü motivasyonunuz ne oldu?
Aslı Ortakmaç: Doğrusu henüz yok! Tabii bu olmayacağı anlamına gelmiyor, zira az önce de söylediğim gibi o 7, 8 kadından biri ben olabilirim. Ama kanseri erken evrede tespit etmek için ne yapmam gerektiğinin farkındayım ve bu açıdan kendimi şanslılar grubunda değerlendiriyorum. Diğer taraftan belki ben değil ama yakın çevremde pek çok sevdiğim insan kanser tanısı aldı. Bu süreçte tıbbi tedaviye bir şekilde erişebildiklerini görsem de sosyal ve psikolojik açıdan kendilerini o kadar yalnız hissediyorlardı ki. Bir arkadaşım tanı aldığında bana şöyle demişti: “Kendimi damdan düşmüş gibi hissediyorum ve beni ancak damdan düşen biri anlar. Ama o nerede bilmiyorum, aramaya gücüm yok!” İşte bu sözler bana rehber oldu. Diğer tarafta yani doktor koltuğunda oturan bir başka yol göstericim, sevgili Prof. Dr. Mustafa Çetiner de hastaların sosyo-psikolojik açıdan desteğe ihtiyaç duyduğunu gözlemliyor ve bu alanda da bir şeyler yapmak istiyordu. İşte fikirlerimiz, niyetlerimiz birleşince Kanser Savaşçıları ilk başta bir sivil inisiyatif olarak dünyaya geldi. İlk günden itibaren tek motivasyonumuz, kanser tanısı alan bireylere ve sevdiklerine kendilerini yalnız hissettirmeyecek işler yapmak oldu. Çünkü inanıyoruz ki, kanser sadece tanı alanların ve yakınlarının omuzlarına bırakılabilecek hafiflikte bir yük değil. Kanserle mücadelede toplumsal bir sorumluluk başladığı ve herkes elini taşın altına koyduğu zaman kansere karşı gerçek bir mücadele başlayabilir.
Soru: Tanı alanların bu süreçte şunu iyi yaptım; şunun için desteğe ihtiyacım vardı; şuna ihtiyacım olduğunu geç fark ettim dediği şeyler genellikle neler oluyor?
Aslı Ortakmaç: Her kişinin karakteri ve savunma mekanizmaları farklı, dolayısıyla her tanı alan da bu süreci kendine göre yaşıyor. Ama genel olarak diyebilirim ki özellikle meme kanserinde, kadınlar çoğunlukla keşke kendime önem vermeye daha önceden başlasaydım diyorlar. Çünkü anlıyorlar ki, onların mutlu, sağlıklı olması demek aslında ailelerinin, sevdiklerinin de mutlu sağlıklı olması anlamına geliyor. Destek istemek, bizim kültürümüzde çok kolay kabul bulan bir durum değil. Bu yüzden pek çok kadın süreci kendi başına atlatmaya çalışıyor ama ne zaman ki bizle tanışıyorlar ya da çevrelerinden destek görmeye başlıyorlar, işte o zaman tanı ve tedavi sürecinin kolaylaştığını fark ediyorlar.
“Kadınlar bunlardan kaçıyor ya da erteliyor. “
Soru: Peki siz kadınların bu alanda yeterince bilinçli olduğunu düşünüyor musunuz?
Aslı Ortakmaç: Maalesef hayır. Aslına bakarsanız farkındalık açısından değerlendirirsek, toplumda en sık duyulan, konuşulan kanser türü meme kanseri. Yani insanların çoğu erken tanının meme kanserinde hayat kurtardığını biliyor artık. Ama iş kendi için ayda bir meme kontrolünü yapmaya, yılda bir muayeneye gitmeye gelince pek çok kadın bunlardan kaçıyor ya da erteliyor.
7. Sizce kadınların büyük bir kısmının bu alanda farkındalık sahibi olmamalarının yegâne sebebi ne?
Sosyo-ekonomik açıdan yüksek sınıflara mensup kadınların çoğu aslında meme kanseri ve erken tanı ilişkisinin farkında. Ancak onlar bile muayene zamanı geldiğinde kaçıp, erteleyecek bahaneler bulabiliyor. Yapılan araştırmalara göre bunun en önemli sebebi, “ya kötü bir şey duyarsam, kanser olursam” korkusu. Bu anlamlı bir korku gibi görünebilir ama korkup, duymadık diye kanser yok olmuyor ki işte! Eğitim düzeyi ve sosyo-ekonomik açıdan daha düşük sınıflardaki kadınlarımızın ise bu konulardaki farkındalıkları çok düşük. İşte onlara farkındalık kazandırmak toplum olarak bizim sorumluluğumuz. Çoğu çok acil durumlar dışında kendi için doktora, hastaneye başvurmuyor. Meme kanseri farkındalığıyla ilgili eğitim alabilecekleri kaynaklar kısıtlı. İşte bu kaynaklar ne kadar çoğaltılır ve çeşitlendirilirse; evinden mahallesinden çıkmayan kadınlara ulaşıp meme kanseri eğitimi verilirse ve imkânsızlık nedeniyle KETEM’e bile erişemeyen kadınlar tarama programlarına dahil edilirse o kadar çok kadın da erken tanı şansını yakalamış olur.
Soru: Bu hastalık döneminde sizce kadınların en çok ihtiyaç olduğu şey ne?
Aslı Ortakmaç: Aslında ne kadar önemli olduklarını fark etmek! İç sesine daha sık kulak verip, kendilerine “önce sen” diyebilmeleri. Pek çok kadın tanı ve tedavi sürecinde aslında ne kadar önemli olduklarını ancak fark edebiliyor. Çünkü bu süreci, kendine önem vermeden, kendini dinlemeden atlatmak pek de mümkün ve gerçekçi değil doğrusu.
Soru: Gerçekleştirilen etkinlikler ve yapılan çalışmalarla bir farkındalık yaratılabileceğine inanıyor musunuz? Sizce bu çalışmalar toplumda bir iz bırakabilecek mi?
Aslı Ortakmaç: Buna sadece inanmıyorum, bunu biliyorum. Aynı zamanda bunu eğitim verdiğimiz kadınların gözlerinde görüyorum. Konusuna çok hâkim, alanında uzman doktorların eğitim vermesi zaten kadınlar için başlı başına bir farkındalık kaynağı. Belki de o güne kadar hiçbir doktor bu kadar saatini ayırıp, onlara kendi sağlıklarının ne kadar önemli olduğunu anlatmamış onlara. Dolayısıyla meme kanserini, onun risklerini; hastalığın erken teşhis edilmesiyle yakalanacak şansı doktorlarımızın anlatması öyle derin bir farkındalık oluşturuyor ki! Diğer taraftan bu çalışmanın toplumda kalıcı bir iz bırakacağından da eminim. Çünkü bu kadınlar aynı zamanda anne, komşu, kayınvalide, hala, teyze. Biz bu eğitimlerde sadece onları değil, onların kızlarını, gelinlerini, eğitimimize katılamasa da komşularını, yeğenlerine de farkındalık kazandırıyoruz.
“Harekete geçmekte geç kalındığı için kanserin ilerlediği hikayeleri ise sıklıkla geride kalanlar anlatıyor maalesef. “
Soru: Son olarak meme kanseri kadın ya da erkek fark etmeden herkesin karşılaşabileceği bir hastalık. Ek olarak buradan bu konu hakkında vermek istediğiniz bir mesaj var mı?
Aslı Ortakmaç: Tam da dediğiniz gibi aslında meme kanseri sadece kadın hastalığı değil. Ama istatistikler, tanı alan 10 kadına karşı sadece bir erkeğe meme kanseri teşhisi konduğunu gösteriyor. Dolayısıyla kadın erkek herkesin meme kanserinin “farkında” olması çok önemli. Diğer taraftan okuyucularımızın çoğunun halihazırda “farkında” olduklarını düşünüyorum. Bu nedenle okuyucularımıza çağrım kendi sağlıkları ve sevdiklerinin sağlığı için harekete geçmeleri. Ayda on dakika ayırıp, meme kontrolü yapmayı, yılda bir gün muayeneye girmeyi ihmal etmemeleri. Biliyorum, çoğunuz “benim başıma gelmez” ya da “şimdi kötü bir haber almaya hazır değilim” diyor. İnanın dernek çalışmalarımız boyunca o kadar sık duyuyoruz ki bu cümlelerle başlayan hikayeleri. Bu hikayelerin kahramanları çoğunluk böyle düşünse de bir şekilde meme kanseri için harekete geçen kadınlar. Harekete geçmekte geç kalındığı için kanserin ilerlediği hikayeleri ise sıklıkla geride kalanlar anlatıyor maalesef.
*Hareketimiz ve söylememizle paralel olarak genel içerik yönlendirmesi için yazılmıştır.