İnsanoğlu, geçmişten günümüze kadar hiç durmaksızın bilimle ilgilendi. 20. Yüzyıla kadar “gökyüzü” insanlar için “ulaşılamaz” bir konumda olduğu için, özellikle evren ve bununla ilgili bilimler insanlık tarafından çok ilgi gördü. İnsanların yıldızları, gezegenleri, gezegenlerin uydularını, güneş patlamalarını, göktaşı düşmelerini, karadelikleri ve pek çok şeyi keşfetmesi; uzay boşluğuna uydular göndermesi, Ay’a ayak basması gibi kısaca on binlerce yıldır yaşamını sürdüren insanlığın aklına bile gelmeyecek şeyleri yapabilmiş olması, artık “Dünya’dan başka gezegenlerde yaşam var mı?” sorusunu da beraberinde getirdi.

Uzaylılar Gerçek mi? Diğer Gezegenlerde Yaşam Var mı?

Muhtemelen bugüne kadar izlediğimiz film ve dizilerden ya da okuduğumuz kitaplardan dolayı, ne zaman “Uzaylı” dense gözümüzde hemen yeşil büyük kafalar, kafalarından fırlayacak simsiyah gözler, küçücük burunlar, insan formlu sürüngenler canlanır. Dolayısıyla başka bir gezegende de yaşamın olabileceği çoğunlukla olağanüstü gelir.

Ancak, bizim uzaylı diye adlandırdığımız canlılar, bilim insanları için yaşam kalıntısından yani alg, bakteri, virüs, mantar gibi mikroskobik canlılardan ibaret. Dolayısıyla insana yakın, ileri teknoloji sahibi türlerden ziyade öncelikle uzayda bu tür canlıların varlığı bulunmaya çalışılıyor. Ancak evrenin neredeyse sınırsız büyüklüğü göz önüne alındığında akıllara şu soru geliyor: Bize benzeyen, hatta bizden daha gelişmiş uzaylılar var mı? Var ise hangi gezegenlerde yaşıyor olabilirler?

Uzaylıların olduğuna inanmayanlar gibi, diğer gezegenlerde başka yaşam formlarının olabileceğine inanan pek çok insan mevcut. Bilimin aldığı yol da pekâlâ uzaylıların var olabileceğini, başka bir gezegenin de onların “Dünya”sı olarak nitelendirilebileceğini gözler önüne seriyor. Tabi ki uzayda araştırma yapmak oldukça maliyetli ve zahmetli. Dolayısıyla sınırlı kaynaklar nedeniyle uzaya çok sık araştırma aracı yollanmasa da bugüne kadar bilim insanları oldukça uzun bir yol kat etti.

Diğer Gezegenlerde Yaşam Arayışında Hidrojenin RolüDiğer Gezegenlerde Hidrojen Bulunması Neden Bu Kadar Önemli?

Bilim insanları, diğer gezegenlerdeki yaşam arayışına hidrojen bulunan gezegenlerden başladı. Evrende 4000’den fazla tespit edilmiş gezegen olduğu düşünüldüğünde, tıpkı büyük bir alışveriş sitesinde yaptığımız gibi seçenekleri daraltmak mantıklı görünüyor. Ancak “Neden hidrojen?” diye düşünmeden de edemiyoruz.

Etrafımızda hidrojen gazıyla kaplı bir atmosfere sahip pek çok gezegen bulunuyor. Ancak asıl neden bu değil. Aslında hidrojen pek çok canlı için yaşam kaynağı. Bizim dünyamızda da formülü H2O olan, yani 2/3 oranında hidrojenden oluşan suyun yaşamsal önemini anlatmaya gerek yok. Canlılar yaşamak için hidrojene ihtiyaç duyar. Bilim insanları işte bu gerçeğin peşinde. Hidrojen ağırlıklı gezegenleri araştırıyorlar ki, en azından şu ana kadar dünyada tespit edebildiğimiz canlılara benzer bir form bulabilsinler.

Hidrojen Bazlı Atmosferde Biyolojik İmza Bulmak

Yaşam aramaya başlamadan önce gezegenleri incelemek ve ihtimalleri yükseltmek için, uzaya gitmeye gerek kalmadan çalışma yapılmasını sağlayan bir teknik de mevcut. Hedef gezegenin, bir yıldızın önünden geçerken yaydığı ışığa bakılarak o gezegende yaşam ihtimalinin olup olmayacağını tespit etmek mümkün. “Biyolojik İmza” denilen gazların hidrojen atmosferinde belirmesi, bilim insanlarına kuvvetli bir done verse de kesin bir sonuç için tabi ki farklı araştırmalar gerekiyor. Biyolojik imzalar, yalnızca atmosferde değil, gezegenin yüzeyinde de aranıyor. Kısaca biyolojik imza gazları, atmosferde bulunan ve yaşam olabileceğine dair umut sunan gazlardan ibaret. Ancak aranan yaşam formları bizimkinden çok farklı bir atmosfere sahip gezegenlerde de bulunabilir. Dünyanın ilk zamanlarında daha az güneş ışığı ve çok fazla metan olduğu unutulmamalı…

Ay jeolojisinin en kapsamlı haritası sizi bekliyor!” başlıklı blog yazımıza gidebilir ya da Öğren kategorisine geri dönebilirsiniz.